hoşgeldiniz

Posts Tagged ‘yalıtım’

küçük evim’de kış

In mimari on 08/04/2011 at 19:19

Kış geldi geçiyor… En çok duyduğumuz soru – elbette – evde ısınıyor musunuz? İlle de “sadece şömine ile ısınacağız” dedik ya!

Evet ya da hayır demek zor. Evet ısınıyoruz, eğer tüm gün şömineyi tam yakarsak. Veya evet ısınıyoruz, eğer güzel bir güneş varsa.

Evin tasarımı ile ilişkili kış koşullarını şöyle değerlendirmeye çalışayım. Tavanlarımız yüksek, oturma mekanı mutfak ve antre ile ortak. Dolayısı ile bu geniş alanı ısıtmak hızlı olmuyor. Soğuk kış dönemlerinde, hele bir de güneş yoksa, evde tüm gün şömineyi yanar durumda tutmamız gerekiyor. Bu da aslında günümüzü planlamamızı etkiliyor. Ev dışında bir işimiz olduğunda, bunu hızlıca sabaha sıkıştırıyoruz ki, döndükten sonra aralıksız şömineyi besleyebilelim. Ne kadar mı odun tüketiyoruz? Cevabı aşağıda bir fotoğraf olarak bulacaksınız.

Bir şey daha; şömine yandıktan yaklaşık bir saat sonra, şömine karşısında otururken, sanki evin bir yerinde bir pencere açılmış da hafiften soğuk bir hava salona doğru geliyormuş gibi hissesiyoruz. Anladık ki, bu şöminenin ısıtmaya başladığı hava ile, odanın aşağılarında kalan soğuk havanın yer değiştirmesi ile oluşan “yeller”! Böyle durumlarda 1-2 saat UFO ile destek veriyoruz oda konforuna. Ne yapalım, şömine karşısında iken, insanın yüzüne çarpan bir serinlik hiç de hoş karşılanmıyor.

Bu yazdıklarım sakın sizi şömine kullanımından memnun olmadığımız izlenimi vermesin. Aslında keyfimiz gayet yerinde. Hele bir de güneş varsa, en soğuk kış dönemlerinde bile, geniş güney camlarımızdan giren güneş ışınları ile ısınabiliyoruz, hem de şömine yanmadan. Ancak böyle günler kışın ayda 5-6 günü geçmiyor. Güneş yoksa ve iş şömineye kaldı ise, genellikle evin üst katını kullanıyoruz. Çünkü sadece 15 metrekare olan üst kat oturma alanı, en hızlı ısınan yer oluyor. Merdiven boşluğuna açılan şömine menfezlerinden birinden çıkan sıcak hava tez üst kata ulaşıyor.

İtiraf etmemiz gereken şeylerden biri yalıtım konusunda zayıf kalmış olmamız. En çok ısı kaçışı nereden oluyor, ben de bilmiyorum: camlar? duvarlar? tavan? Söylemesi zor. Belki hepsi aynı oranda. Tavanda 5 cm mantar yalıtım levhaları kullanmıştık. Sanırım daha fazlasını hak ediyormuş. Camlarımız, çift cam ve ısı kaçışını engelleyen sinerji modeli. Ancak bu kadar geniş camlara hangi ısı dayanır! İki kat olan dış duvarlarımızda hava boşluğu bırakmış, ancak özel bir yalıtım malzemesi kullanmamıştık. Belki şimdi olsa yine kullanmayız, her şeye rağmen. Yalıtım malzemeleri ile ilgili fikrimize geri dönmek isteyenler, buraya tıklayarak ilgili yazımıza ulaşabilirler. Mantar levhalara verecek bol param olsa, belki iki duvar arası boşluğa mantarları dayardım.

Biz ettik, siz eylemeyin. Sıcacık oturmak istiyorsanız; i) Öncelikle tavanları yüksek tutmayın; ii) Şömine veya sobayı kuracağınız odayı geniş planlamayın; iii) Güneş mimarisinde camları güneşli günler için geniş düşünürken kapalı kış günlerini de dikkate alın; iv) ısı pompasını zamanında düşünün ve mimari – mühendislik planlarına dahil edin; v) şömineye iyi kalite kuru meşe odunu alın ve iyi yakın; korkmayın ne kadar çok odun yakarsanız yakın, petrol türevi veya kömür alternatiflerinden daha temiz ve çevrecisiniz; vi) kalın kazak, sıcak su torbası, battaniye elinizin altında olsun. Bir kazak ve su torbası evin derecesini 23’den 19’a çekmenizde kaybedeceğiniz konforunuzu geri kazandırmaya yardımcı olacaktır, emin olun.

mantarlar terasta

In çatı, yalıtım on 05/09/2009 at 19:38

teras altı ahşap döşeme su yalıtım membranı mantar ısı yalıtım levhası mantar üzeri beton

Mantar yalıtım levhalarını ilk kullandığımız yer teras oldu. Terasın katmanları şöyle: ahşap döşeme en altta ve mutfağın da tavanını oluşturuyor. Üzerinde su yalıtım membranı ve onun üzerinde 25 mm kalınlığında iki kat olarak (yani toplam 50 mm’lik ) mantar levhalar. Mantar levhaların üzerinde demir bağlandı ve doğrudan beton döküldü. Daha sonra da karo taş döşenecek.

Mantar yalıtım levhaları ile bilgi için tıklayın.

2 ay sonra not: terasta ahşap üzerine yaydığımız su yalıtım membranı en büyük hatamız oldu. Eğer bir membran konulacaksa, bu beton ve şap arasında olmalıydı. Şimdi beton altına sızan su membranın bir zayıf yerini bulup akıyor. Karo altına su yalıtımı için ayrıca bir katman sürüyoruz.

kaygı ve teselliler

In yalıtım, Yapı malzemesi (duvarlar) on 31/05/2009 at 12:29

P1010850

Duvarda kullandığımız klinker pres tuğlaları yüksek ısıda (1000 derecenin üzerinde) pişirilen seramik ürünleri. Bu derecelere çıkabilen Türkiye’deki tek firma bildiğimiz kadarı ile Işıklar Tuğla. Yüksek derecede pişirme, tuğlanın sağlamlığını artırırken, su emiciliğini azaltıyor. Ancak tabi bunun çevresel bir maliyeti var. Pişirme sırasında kullanılan enerji sarfiyatı yüksek, yakıtlar kirletici. Birçok tuğla fabrikası maalesef halen pişirme fırınlarında kömür kullanmaya devam ediyor. Bir tesellimiz, Işıklar Tuğla’nın doğal gaz fırınlarını kullanıyor olması. Bir de pres tuğlanın ömrünün uzun olmasından dolayı, kullanılan enerjinin tuğlanın ömrüyle karşılaştırıldığında kabul edilebilir oranlara geliyor olması. Evimiz ömrünü doldursa dahi (dileğimiz 100 yıldan önce olmaması), bu tuğlalar tekrar bir evin yapımında kullanılabilecek sağlamlıkta. Öte yandan kullanımı sonunda tuğlalar yüzde yüz doğaya geri dönebilecek.

quercus_suber

Benzer bir kaygı-teselli durumunu ısı yalıtımında kullandığımız mantar levhalar için de söyleyebilirim. Levhalar Portekiz’den geliyor ve ulaşımı sırasında harcanan yakıt (enerji) bunların çevresel maliyeti olarak sayılabilir. Tüm malzemelerin civardan temin edilebiliyor olması çevre dostu bir yapıda tercih edilirdi. Ancak, mantar levhaları kullanarak, tüketicilere ve üreticilere bir ufak mesaj verdiğimizi düşünüyorum:

“Ev sahipleri yalıtım malzemelerinde doğal alternatiflerin olduğunu bilmeli ve yerli firmalar yalıtımda doğal malzemeye yatırım yapmalı.”

Avrupa’da doğal yalıtım malzemelerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bunun da en önemli itekleyicisi çevreye duyarlı mimari akımlar. Bitki bazlı yalıtım levhaları (keten-kenevir elyafı, saz ve samandan plakalar), mantar levhalar, selüloz, koyun yünü plakalar, formaldeit ihtiva etmeyen odun elyafı veya odun yünleri vb… Ülkemizde maalesef çoğunun esamesi okunmuyor. Bilinen birkaç tanesine de (selüloz, mantar gibi) talep sınırlı. Veya odun elyafının doğal yapışkanlısı (mısır nişastalı gibi) bilinmediği için formaldeitli olanlar kullanılıyor.

Mantar levhalarına geri dönersek, hammaddesi olan mantar meşesinin üretimi çevresel, sosyal ve ekonomik olarak sürdürülebilirliğe güzel bir örnek. Mantar, akdeniz iklim kuşağında doğal olarak yetişen bir tür meşenin (mantar meşesi – quercus suber) kabuklarından elde ediliyor.

Sanıldığının aksine meşe, mantar için kesilmiyor, en az 40 yaşına gelmiş meşelerden her 9 yılda bir zarar verilmeden kabukları alınıyor. Mantar meşesi üreticileri ormanlarının sürdürülebilir ilkelerde yönetildiklerinin sertifikasını sunmak durumunda (Forest Stewardship Council – FSC sertifikası). Mantar meşesi plantasyonları, nesiller boyu devam ettiriliyor. Meşelerin bakımı ve mantar üretimi yüzlerce kişiye iş imkanı sağlıyor, ağaçlar Co2 tutucu etkisi ile iklimin dengelenmesine katkı sağlarken biyolojik çeşitliliği de destekliyor. Mantar meşesi ormanlarının 40 kuş türü, m2’ye 60 bitki türü ve pek çok memeli hayvana ev sahipliği yaptığı belirlenmiş. Meşe kabukları çeşitli işlevleri için işlenirken çevreye zararlı hiç bir aşamadan geçmiyor. Nihai ürün sağlıklı ve uzun uzun ömürlü olarak tüketici dostu oluyor. (mantarın 50 yıl yalıtım değerinden ödün vermediği biliniyor.)

Bir arkadaşım biraz kaygıyla sordu; “ya herkes mantar yalıtımı tercih ederse o zaman ne olacak? Herkese yetecek kadar mantar bulunabilir mi?” Kısa vadede bulunamayacağı kesin. Keşke talep olsa, herkes için de mantar olmasa ve bu “aşırı talep” mantar dahil diğer tüm doğal yalıtım malzemelerinin üretimi için teşvik edici olsa. Böylece piyasa yapay, sağlıksız, kısa ömürlü yalıtım malzemeleriyle yetinmek yerine, yeni bir alan keşfedecektir. Yani evet, lütfen doğal yalıtım malzemelerini araştırın ve talep edin.

NOT: Mantarla yalıtımı düşünüyorsanız, daha fazla bilgi için tıklayın.

mantar çatı

In çatı, yalıtım on 18/05/2009 at 21:16

Aralarında 5 cm boşlukla 3 sıra pres tuğla duvarlarımızda yalıtım yapmayacağız demiştik. Zeminde ve çatıda ise mantar levhalarda karar kıldık. 5 cm (50 mm) kalınlığında mantar levhaları kiremit altında, 2.5 cmlik mantar levhaları da zeminde kullanacağız. Gerektiğinde duvar yalıtımı için de kullanılabilecek eşsiz bir ürün.

Yüzde yüz doğal bir malzeme olan mantarın böcek, fare vb. düşmanı yok, zehirli değil ve yangına direnci yüksek. En önemli avantajı dayanıklılığı, yani evin yaşı kadar ömrü var. (Almanya’da yıkılan 45 yıllık bir binanın içinden çıkan mantar yalıtım levhalarının halen işlevini koruduğu görülmüş. Ben inanırım.) Ayrıca, nefes alıyor (biraz sınırlı gerçi) ancak suyu ve nemi emici değil (şarap şişelerindeki onlarca yıl dayanan mantarları düşünün). Isı iletkenliği katsayısı (lambda değeri) 0,038-0,040 W/mK arasında. Şunu da ekleyeyim, bir cm (10 mm) mantar yalıtım plakası, 12 cm delikli tuğla, 38 cm beton, 25 cm taş ile eşdeğer ısıl iletkenliğinde.

Mantarın bir kusuru ithal bir ürün olması. Mantar Portekiz, İspanya, Fas’ta yetişen mantar meşesinin kabuklarından elde ediliyor. Türkiye’de de Hatay bölgesinde 60’lı yıllara kadar mantar meşesinin bir yakın türünün (quercus pecudocerris boiss) doğal olarak yetiştiği biliniyor. Ancak kıymetini bilemediğimizden yok etmişiz. Aslında evimizin inşaatında yerli malzemeleri kullanmak temel ilkemiz oldu. Sanırım şimdilik mantar bunun tek istisnası.

Türkiye’de, Teknor mantar levhalarını deniz yolu ile ithal ediyor. Başka firmalar da var hiç kuşkusuz. Ancak firmaların yönlendirmesinden önce siz mantar levhalar, kullanımları ile ilgili bilgi edinin. Birkaç önerebileceğim site:

my barn conversion
amorim
la maison du liege
teknor
sanater

Yanlız dikkat! ithalatçı firmalar işin teknik uzmanı olmayabiliyorlar. İzmir’deki bir ithalatçı bize zemin yalıtımı için 10 mm, çatı yalıtımı için 2 mm kauçuklu mantar levha önerdi. Olacak şey değil! Çatı yalıtımı genellikle zemin yalıtımına göre 3 kat daha kalın olarak önerilir. Üstelik kauçuklu mantar ısı yalıtımı için orta seviyede etkin iken, ses ve titreşim emici olması açısından eşsiz bir ürün. Uçak, tekne, otomobil gibi ses ve titreşimin yoğun olduğu yerlerde kullanıyor. Ses yalıtımı için iyi olan bir malzeme illa da ısı yalıtımında da iyi olacak diye birşey yok.

Benim araştırmalarıma göre mantar ürünleri içinde en uygunu Expanda serisinde “agglomerato negro”. Bölgenizin iklim koşullarını dikkate alarak en az 50 mm’lik olanlarından kullanın derim. Bir tavsiye de çatıda kullanacağınız kalınlığı iki eşit plaka olarak serin. Örneğin 50 mm’lik kullanmaya karar verirseniz 25’lik iki plaka kullanmanız, 50 mm’lik tek plaka kullanmanızdan daha etkin oluyor. Niye mi? Bulursanız siz bana söyleyin!

manto_mantari

buhar kesici veya buhar dengeci

In yalıtım on 18/05/2009 at 14:10

Buhar kesici ve buhar dengeci ayrı şeyler mi? Yalıtımla ilgili konuşurken ikisi de karşınıza çıkacak ve birbiri yerine kullanıldığını da göreceksiniz. Anladığım kadarıyla, buhar kesici (vapor barrier – pare vapeur) iç hava ve dış hava arasındaki tüm buhar geçisini durduruyor; buhar dengeci (vapor retarders – frein vapeur) ise tüm buhar geçisini durdurmuyor; malzemeye göre değişen oranlarda geçirgenliği var ancak yapı içinde buhar yayılımını yavaşlatıyor.

Örneğin, cam tipik bir buhar kesici. Bu yüzden, tek camlı pencerelerde kışın sabahları su buharı yoğuşması görürsünüz. Sıcak havanın soğuk hava ile karşılaştığı yüzeylerde su buharı yoğuşması oluşur. Duvar da buharı geçirmediğinde, yeterli havalandırma da yoksa, duvarlarda da böyle buhar yoğuşmaları oluşuyor.
Öte yandan, bazı kaynaklara göre, buhar kesici yoktur, her malzeme değişen oranlarda muhakkak buhar geçirir, hepsi aslında buhar dengecidir. Konu aslında epey karışık. Bazıları da yazın buhar kesici iken, kışın buhar dengeci olan malzemelerden bahseder…

Daha fazla karıştırmadan işi uzmanlarına bırakalım. Siz sadece dikkatli olun. Nefes alan bir duvar istiyorsanız buhar kesici veya buhar dengeci kullanmayın. Mecburum bölgem soğuk ve ısı yalıtımı benim için birinci öncelikte, diyorsanız, yalıtımı dış duvara yaparken, buhar kesiciyi iç duvara yapmayı düşünün. Aksi durumda yalıtım ve dış duvarınız arasında buhar sıkışır kalır ve duvarınızda nem birikerek hem küf yapar, hem de zamanla yalıtım malzemenizi de ıslatarak etkinliğini azaltır, hatta ileri vakalarda tam tersi etki yapmasına neden olur. Yani ısı tutmak yerine ısı kaçırmaya sebep olur; bunu anlamak için ıslak bir manto giydiğinizi düşünün. Ayrıca evinizde iyi bir havalandırma sistemi kurmayı da ihmal etmeyin.

yalıtım mı, aman dikkat

In yalıtım on 18/05/2009 at 12:59

Evimizde beton kullanmaktan kaçınmak ilk ilkemiz oldu. İkincisi de yalıtım yapmaya gerek olmayacak bir duvar malzemesi kullanmak. Bu ikincisi çevremizde çok tartışma yarattı, yalıtım yapmadan çevre dostu bir ev yapılır mı?Önceden söyleyeyim, Samsun Bafra ılıman bir bölge… Ancak çok nemli. Bu da soğuğu ve sıcağı çok hissettiriyor. Biz evimizde ısıyı korumaktan çok nemi kovmayı birinci öncelik olarak aldık.

Yalıtımın kaçınılmaz olduğu bölgeler var. Sakın yanlış anlamayın, karşı değilim. Ancak önce yalıtmak, sonra da yalıtımın istenmeyen etkileri ile başa çıkmak, üstelik de yalıtım malzemesinden beklendiği yararı görmemek bizi çok düşündürdü.
Yalıtımın istenmeyen etkileri mi, evet var. En başta havayı ve nemi eve hapsetmek. Bununla başa çıkmak için evinizi havalandırmayı ciddiye almanız gerekiyor. Daha önce de yazdığım gibi bu da pencereyi açarak olmamalı. Unutmayın ki, yalıtımı zaten dışarıdaki soğuk havadan (veya sıcak) korunmak için yaptınız. Üstelik de inanın tüm gün bir pencereyi açık bıraksanız dahi istendiği oranda nemi dışarı salamayabilirsiniz. Nem yine evin bazı bölgelerinde yoğunlaşarak size sorun yaratacaktır. Dolayısı ile yalıtım ile beraber evinizin mekanik havalandırmasını da projelendirmeniz ve uygulamanız gerekir. Bize bu gereksiz geldi. Eni sonu bu 130 m2’lik küçük bir ev, bir alışveriş merkezi değil ya; ne havalandırması!

Yalıtımın ikinci sakıncası, endüstriyel malzemelerin ömrünün sanıldığından (firmaların söylediğinden) daha kısa olması. Evin içinden gelen buhar veya dışardan gelen yağmur bir çatlaktan, kırıktan yalıtım malzemeleri içine sızarak nem depolamaya başlıyor. Özellikle de montaj sırasında oluşabilecek hatalar yüzünden bu beklendiğinden daha kısa zamanda da olabiliyor. Nem alan bir yalıtım malzemesi ısıyı korumak yerine duvarlarınızdan sıcağı dışarı aktarmanın aracı olacaktır; tıpkı ıslak bir manto giymek gibi… Ortalama olarak yalıtım malzemelerinin ömrü 10 yıl. Uzun bir zaman değil. Neticede büyük bir masraf ve emekle mantolanan evinizi her 10 yılda bir soyup tekrar mantolamanız gerekebilir. Üstelik de 10 yıl içindeki performansı da işçiliğin detaylarında gizli olacak.

Üçüncü ve en tartışmaya açık konu piyasadaki yalıtım malzemelerinin (taş yünü, cam yünü, köpük, xps, eps vb) kanserojen veya allerjen malzemeler içerdiğine ilişkin iddialar. Henüz ispat edilen bir şey yok. Ama piyasaya güvenebilir misiniz? Zamanında çatılarımızı da aspestle kaplamamış mıydık?

Peki ne yapalım? İlla da piyasadaki endüstriyel malzemelerden kullanacaksanız, bunları evin dış cephesinde kullanın. Böylece hem iddia edilen kansorejen maddeleri evin içinde solumamış olursunuz, hem de gündüz ısınan duvarların, bu ısıyı gece evin içine geri vermesi için engel oluşturmamış olursunuz. İç duvarları yalıtmak ucuz ama sınırlı etkide kalacaktır.

Bundan da önemlisi benim önerim, taş yünü, cam yünü, ekstruded polistren (XPS), ekspanded polistren (EPS), poliüretan, cam köpüğü, fenol köpüğü gibi malzemeler yerine doğal malzemeleri araştırın: odun elyafı, odun talaşı levhaları, mantar levhalar, koyun yünü, saz-saman vb. Devamı için tıklayın.

odun elyafısaman balyasıkoyun yünü elyafı

nefes alan duvarlar

In Yapı malzemesi (duvarlar) on 18/05/2009 at 10:34

kireç kenevir

Duvarların nefes alması, buhar geçirgenliğinin olması demek. Özellikle evin içinden nemi uzaklaştırmanın en temel yolu evin nefes alabilmesi. Aksi durumda ıslak mayonuzu bir naylon torbaya koymanız gibi evinizin içine nemi hapsedersiniz.

Genel düşüncenin aksine, nem eve dışardan geldiği kadar (ve hatta daha fazla) evin içinde üretilir: banyo – duş, çamaşır – bulaşık, yemek pişirme, nefes alma ile sürekli buhar üretiriz. 4 kişi günde ortalama 6-7 litre su buharı üretir. Buhar evden çıkış yolu bulamazsa duvarlarda küf yapar, size soğuğu ve sıcağı daha yoğun hissettirir ve havlularınız, çamaşırlarınız sürekli bir parça nem tutar.

Nefes almayan duvarlar ayrıca evin içinde zehirli gazların da yoğunlaşmasına sebep oluyor. Evde zehir ne arasın demeyin! Duvar boyası, vernik, kozmetikler, yapıştırıcılar, plastiklerden geliyor. İyi havalandırılmayan bir evin içi, dışarıya göre yüzde 20’ye kadar daha fazla zehirli hava ihtiva edebiliyor.

Hangi malzemeler nefes alıyor? Tabiki ahşap, tuğla, taş gibi doğal malzemeler. Eğer duvarlarınızda kullandığınız malzeme veya yalıtım duvarların nefes almasını engelliyor ise, muhakkak bir havalandırma sistemi kurmanız gerekecek. Bunun da pencereleri açarak olacağını düşünmeyin.

hem yalıtım, hem duvar

In Yapı malzemesi (duvarlar) on 17/05/2009 at 21:06

Izotuğlaların yalıtım, ısı geçirgenliği ve ısı tutma açılarından enerji performansları çok iyi. Ayrıca, yatay düzlemde birbirine geçmeli olduğundan yanlarda harç gerektirmiyor; bu da yine ısı kaçışlarını azaltabiliyor. Sağlıklı ve nefes alan bir malzeme.

claymixPiyasada çeşitli firmaların 11,5 cm’den 38 cm’ye kadar değişik genişlikte izotuğla veya ısı tuğlaları var. Yani bu ebatta duvar kalınlığını tek bir tuğla ile sağlayabiliyorsunuz. Hafif ve özel gözenekli yapıları sayesinde bu tuğlalar yüksek yalıtım değerine sahip. Ilıman yerlerde (Türkiye’nin tüm sahil bölgeleri), bu tuğla ile gerekli kalınlıkta örülen duvarlarda yalıtıma gerek olmayabiliyor.

Değişik izotuğla üreten firmalar arasında, Kudret Tuğla’nın Manisa’daki fabrikasına gittik. Dr. Gökhan Görçiz bize çok yardımcı oldu. Ancak, iki katlı kolonsuz evimizde ısı tuğlayı yığma olarak kullanmaktan bizi caydıran da kendisi oldu.

Kudret Tuğla’nın Claymix patentli tuğlaları diğer izotuğlalar içinde en hafif olanı (600-750 kg/m3), ısı iletkenlik değeri 0,25 W/mK. Bu değer ne kadar düşük olursa yalıtım özelliği o kadar yüksek oluyor. Kıyaslamak için bu değer  ahşap için 0,10 ve Işıklar’ın pres tuğlası için 0,30 W/mK.

Fransa’da monomur olarak bilinen bu tuğlanın kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor: ilgili iki site:

monomur

monomur3b

Bunca cazip özelliği yanında birkaç kusuru var: Fiyatlarının yüksek olması yaygın kullanımını sınırlıyor. Kolay görünmekle birlikte, işçiliğinin birkaç püf noktası var. Ayrıca izotuğla ismini kullanmakla birlikte üreticiler arasında işin gereğinin standartlarına uyan pek az. Bir de kullananlar arasında ses yalıtımı konusunda yetersizliği şikayetler arasında…

Bence yine de hoş bir malzeme, tek katlı ev yapacaklara öneririm. Ancak unutmayın, tek katlı bir evde izotuğla kullanacaksanız, betonarme kolonlardan kaçının. Beton kullandığınız anda, izotuğla duvarlarınıza yalıtım yapmanız şart olacaktır.